21 Mart 2011 Pazartesi

Neal Martin’in puanlarının ardından…

Yaklaşık 1,5 sene önce Kayra'nın o zamanki şarap direktörü ile görüştüğümde bana Robert Parker ve çalışma arkadaşlarına ulaşmanın pek imkan dahilinde olmadığından ve Türkiye'nin müslüman bir ülke olduğu için şarap açısından yurtdışında pek fazla şansı bulunmadığından bahsetmişti. Ben de kendisine bu görüşe katılmadığımı belirtmiş, organize ve planlı bir şekilde hareket ederseniz elbet belli bir oluşum ve girişim olabilir demiştim.
Şimdi görüyorum ki, yavaş yavaş o zamanlar bahsettiğim bu oluşum meyvelerini veriyor. Neal Martin'in "erobertparker.com"da Türk şaraplarını yorumlaması ve puanlaması bence her şekilde iyi bir gelişme ve yukarıda anlattıığım hikaye dolayısıyla benim için çok anlamlı bir olay. Ancak burada bana göre dikkat edilmesi gereken şey, Neal Martin'in ve daha nicelerinin bu tadımları ve notlandırmaları sadece Londra, Türkiye veya belli başlı diğer etkinliklerde mi yapacakları, yoksa bunun bir sürekliliğinin olacağı mı?
Bakınız bu tür oluşumlar kolay değildir, o bakımdan Robert Parker'ın sitesinde Türk şaraplarının puanlamasını geçtim, isimlerinin bile olması sitede bu notları okuyan birçok insanda "Türkler şarap mı yapıyormuş?" izlenimi bırakmıştır bundan eminim.
Zaten buradaki meselede birinci amaç bu... Bir farkındalık yaratmak... “Bu dünyada biz de varız” demek…
Gelelim diğer meseleye... Şimdi bana göre burada 2 husus önem kazanıyor...
Birincisi, elbette ki puanların gerçekten kaliteyi yansıtıp yansıtmadığı meselesi ki bu konuya genelde herkes parmak basıyor zaten... Yine de bir gerçeği lütfen gözardı etmeyelim, dünyada o kadar kalitesiz veya düşük kaliteli şarap ticareti yapılıyor ki, Neal Martin'in tadımını yaptığı şarapların çoğu bu şaraplar gibi ticaret hacmine dahil olabilir - ki bana göre olmalıdır da... Bahsedilen şaraplar belki bu puanları çok haketmiyordur, doğrudur, belki de "psikolojik" bir puanlama olmuştur bu Neal Martin için... Puanlamada Martin'in fiyat unsurunu da göz önünde bulundurduğunu tahmin ediyorum bu arada... Imperial'in diğerlerine göre daha düşük puan almasının sebebi bu da olabilir belki...
Ancak yine de, fazla kötümser olmamak lazım ve bana göre "tüm şaraplarımızla" yurtdışında temsil edilmemiz lazım... Burada önemli olan tek unsur pazarlamada ve kalitede sürekliliği tutturabilmek... Valla sizi bilmem ama o kadar şarap üreten ülke hem kalitelisi hem de kalitesizi ile yurtdışına şarap satabiliyorken, kendimizi doğru yönlendirip belli bir alçakgönüllülük çerçevesinde hep daha iyiyi yapmaya çalışarak ve fiyat-kalite dengesini koruyarak yurtdışına açılmamız gerekir diye düşünüyorum ben... Sürekliliği olan bir ihracatın ne gibi bir zararı olabilir ki?
Bu konuyla ilgili diğer önemli husus ise, Neal Martin'in Robert Parker'ın sitesinde hitap ettiği kesim... Şimdi, şarap üreticilerinin bir araya gelip bir platform kurması ve ünlü şarap uzmanlarına şarap tattırmalarıyla başlayan bu süreçten şu ana kadar ne gibi sonuçlar alındı bunu bilmiyorum - bilmiyoruz (bilen varsa bildirirse sevinirim)... Beklenen sonuç Fat Duck'ın Kayra'dan sürekli Imperial sipariş etmesi midir? Ya da Sevilen’in El Builli'ye (ki Ferran Adria dükkanı kapatıyor yakında) sürekli Sevilen 900 göndermesi midir? Nedir?... Hedefimiz Michelin yıldızlı restoranlar mıdır? Yoksa İngiltere’de, Amerika’da veya Kıta Avrupa’sında ve hatta Uzakdoğu’da herhangi bir market veya restoranda orta kalite bir Türk sofra şarabının bulunması mıdır? Ya da ikisi de mi?
Bunların hepsi ayrı ayrı planlamalar, üretim ve kalite süreçleri ile satış-pazarlama şekilleri gerektirir… Ancak bir şey değişmez, o da fiyat-kalite dengesinin her zaman dünya standartlarında olması gerekliliğidir… Neal Martin’den 84 puan almış bir şaraba aklı başında bir şarap tüketicisinin 60- 70 Euro ödeyeceğini pek sanmıyorum… Ama 89 – 90 puan almış bir şaraba 15 - 20 Euro ödenebilir belki, fakat bu noktada da herkesin konuştuğu husus olan “kalite” meselesi ortaya çıkabilir… Bu kaliteyi sadece Neal Martin’in puanları göstermez elbette, diğer tüm şarap uzmanlarının da aynı şaraplar için ne gibi tepkiler verdiklerine bakmak gerekecektir. Bu yüzden yazının başlarında yazdığımı burada tekrarlamak isterim, söz konusu şarap uzmanlarının Türk şaraplarını farklı yerlerde tatmaları ve değerlendirmeleri de gerekmektedir. Yoksa fuardan fuara ya da davetten davete uzanan tadımlar ve puanlar kendimizi kandırmaktan öteye geçmez… E bunun için de şarapların yurtdışında farklı yerlere satılması gerekir ki artık bu kadar aktiviteden sonra bazı filizlerin oluşmuş olması lazım diye düşünüyorum…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder