17 Şubat 2011 Perşembe

Fransa’da şarap ve alkollü içki ihracatında artış… ve yeniden Türk şarapçılığı…

Terre de vins” ve “Vitisphere”in haberine göre, Fransız Şarap ve Alkollü İçki Federasyonu “FEVS” 2010 yılı ihracat rakamlarını açıklamış. Fransa’da şarap ve alkollü içki ihracatı 2010 yılında 9,09 milyar Euro’ya çıkarak 2009 yılına göre %18 kadar bir artış gerçekleşmiş ve kötü geçen 2009’un ardından üreticiler rahat bir nefes almış.
Fransız Şarap ve Alkollü İçki Federasyonu “FEVS” 2011 için ihracatta %5 ila 7 oranında bir artış beklediklerini açıklamış.  Bu bağlamda söz konusu ihracat rakamları 2007 ve 2008’deki tarihi rekorun da üzerine çıkmış olacak.
İhracattaki başlıca pay sahipleri ise Konyak, Votka, Şampanya ve Bordeaux bölgesi şarapları. Konyak üreticileri %33’lük artışla 1,85 milyar Euro’luk ihracat rakamına ulaşırken, Votka üreticileri %40 artışla 332 milyon Euro’luk ihracat yapmış. Şampanya ihracatı %22’lere dayanmış ve 1,9 milyar Euro’ya ulaşmış, Bordeaux bölgesi şarapları ise ihracat yükünün %17’sini çekmekte.
İhracatta yaşanan artışın başlıca sebebi tahmin edilebileceği gibi daha önceki yazılarımda da bahsettiğim Uzakdoğu pazarında yaşanan müthiş gelişmeler ve ABD pazarının toparlanması olarak görülüyor.
ABD halen %25,4 artışla Fransız şarap ve diğer alkollü içki ihracatındaki 1,6 milyar Euro’luk payıyla Fransızların en büyük müşterisi konumunda. ABD’yi İngiltere %7i5 artışla 1,3 milyar Euro, Almanya %5,4 artışla 789 milyon Euro ve Belçika %2 azalışla 593 milyon Euro’luk ihracat hacmi takip ediyor. Çin ise %78,8 (dikkat buyurunuz) artışla bu ülkelerin ardından beşinci sıraya çıkarak Fransız ihracatına yaklaşık 564 milyon Euro’luk bir katkı sağlamış.
Tabi tüm bu rakamlar ve ticaret hacimleri belli başlı planlı çalışmaların ürünü. Genel anlamda, daha önce de defalarca kez yazdığım gibi, her alanda olduğu gibi şarapçılıkta da “sürdürülebilir bir kalkınma” vardır. Bu kalkınma, satış ve pazarlama faaliyetlerinin sürdürülebilir olmasının yanı sıra, genel anlamda kalitenin de sürdürülebilirliği ile gerçekleşebilir.
Bizim şarapçılığımızda sürdürülebilir bir kalite anlayışı, kalitenin fiyata dengeli bir şekilde yansıması ve satış-pazarlama faaliyetleri ile desteklenmesi gibi bir anlayış henüz oluşamadı ne yazık ki.
Rekolteler arası ciddi kalite ve fiyat farklılıkları, neye göre kime göre belirlendiği bilinmeyen enteresan fiyat politikaları ve spontane gelişen şarap üretimi ve pazarlama teknikleri şarapçılığımızın başlıca sorunlarından.
Kaldı ki, yurtiçinde kalite-fiyat dengesi bu kadar olumsuz olan bir ürünün ihracat pazarında nasıl ve ne kadar yer alabileceği ciddi bir soru işareti.
Bakınız, en basitinden İstanbul Atatürk Havalimanı’ndaki Duty Free Mağazalarında satılan Türk şaraplarının çoğu her nasılsa yurtiçindeki satış fiyatlarının üzerinde. Mağazadaki 2 şarap reyonundan biri Türk şaraplarına diğeri yabancı şaraplara (Fransız, İtalyan, Kaliforniya, Avustralya, İspanya vs)  ayrılmış durumda. Her defasında reyonu inceleyen yabancıların Türk şaraplarına önce bir baktıktan sonra sırtlarını dönüp yabancı şarapları satın aldıklarına şahit olmuşumdur. Adam orada daha ucuza artık markalaşmış bir Barolo dururken fiyatı çok daha pahalı ve kalitesinden emin olamadığı bir Türk şarabını neden alsın?
Ülkemizin önde gelen yedi şarap üreticisi geçtiğimiz yıl bir araya gelip bir platform kurdular ve adına “Wines of Turkey” adını verdiler. Güzel bir çalışma. Platformun başındaki Sn. Taner Öğütoğlu gerek yurtiçinde gerekse yurtdışında ciddi çalışmalar ve tanıtım faaliyetleri gerçekleştiriyor. Yapılan aktivitelerden anladığımız platformun öncelikli hedefinin yurtdışındaki şarap uzmanlarına Türk şaraplarını tanıtmak ve Türkiye’yi onların ilgi alanlarına çekmek ki temelde bu hedef doğrultusunda aktiviteler gerçekleştirdiler. Kendilerinin turizme de yönelik birtakım düşünceleri ve çalışmaları olduğunu tahmin edebiliyorum, bu bağlamda önümüzdeki dönemlerde platformun Türk şarapçılığımıza olumlu getirisi olacağı inancındayım.
Ancak yine de hükümetin alkollü içecekler üzerine uyguladığı malum politikalardan yılmamak gerekir ve bu politikaların arkasına da sığınmamak gerekir. Tüm şarap üreticilerimizin öncelikli hedefinin fiyat-kalite dengesini global çapta bilinen “gerçekçi” seviyelerde tutturmaları ve sürdürülebilir kalite anlayışını şaraplarına yansıtmaları gerektiğine inanıyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder