16 Şubat 2011 Çarşamba

Tadım notları: DON LUCIANO BRUT ROSE & CHARMAT METODU

Yahu yurdumdaki şu şarap fiyatlarına akıl erdirmek mümkün değil!
Bakın, KKTC’ye şarap ithalatı yapan benim enişte ve firması İspanya’nın büyük şarap üreticilerinden “Garcia Carrion” ile çalışıyorlar.
“Garcia Carrion”un genelde alt ve orta kategori şaraplarını getiriyorlar ve satış rakamları hiç fena değil. Bu yılbaşında oradayken bana tatmam için aynı üreticinin “Don Luciano” adında Brut Roze ve Beyaz köpüklü şaraplarını vermişti sağolsun. KKTC market raflarında 6 TL’ye (evet yazıyla “altı”) satılan bu şaraplardan roze olanını geçen akşam hanımla evde 14 Şubat muhabbetine açtık. Şişenin üzerinde her ne kadar üzüm cinsi hakkında bir bilgi olmasa da, merak edip üreticinin web sitesinden şarabın “Tempranillo”dan yapıldığını öğrendim. Bu arada “Garcia Carrion” şarabın ismini “Opera Prima” olarak değiştirmiş.
Açıkçası en sonda söyleyeceğimi şimdi söylemek gerekirse, hiç fena bir köpüklü şarap değildi, şarap oldukça hoşumuza gitti. Şişenin üzerinde de belirttikleri üzere “Charmat” metodu ile üretilmiş bir köpüklü şarap bu.
Daha önce geleneksel şampanya / köpüklü şarap metodunu anlatmıştım. “Charmat” metoduna “İtalyan metodu” da denir ve daha çok İtalyan “Prosecco”larda kullanılan ve şarabın ikinci fermantasyonu şişe yerine genelde paslanmaz tanklarda oluşur. Tanklarda geçen ikinci fermantasyon sonrası şişeleme basınç altında yapılır. Geleneksel yönteme göre biraz daha üretim maliyetlerini azaltan bir yöntem olduğu söylenir. ”Charmat” metoduyla yapılan köpüklü şaraplar genelde canlı ve gençken tüketilir ve baloncuklar daha küçük ve ince yapıda olur.
Bizim 6 liralık İspanyol köpüklü roze şarabı kadehe koyduğumuzda “charmat” metoduna uygun küçük, ince ve uzun süreli baloncuklar gözümüze çarptı. Çok hoş frambuaz, kızılcık şurubu, kırmızı Frenk üzümü ve çilek gibi kırmızı meyve aromaları özellikle burunda hissediliyordu. Damakta canlı, dengeli bir asidite ile meyvemsi aromalar bütünleşmişti.
Sonuç olarak bazen karşımıza çıkan sadece “gaz” yoğunluğu ile donatılmış, tatsız ve aromadan yoksun pahalı köpüklü şaraplarla kıyasladığımda, Kıbrıs’taki marketlerdeki satış fiyatını hesaba kattığımda, Kıbrıslıların bizden çok daha şanslı oldukları kesin. En azından anormal vergilerle uğraşmıyorlar.
Unutmadan “Garcia Carrion” hakkında ufak ama benim açımdan önemli bir ekleme daha yapayım. Genelde İspanya’ya gidenlerin aşina olabileceği bir marka vardır: “Don Simon” yani İspanya’nın ünlü “Sangria” markası. “Garcia Carrion” bu markanın da sahibi aslında, hatta bizim enişte “Don Simon”u da Kıbrıs’a getiriyor. Her ne kadar “sangria” bir çeşit anlık hazırlanan basit ama lezzetli bir “punch” olsa da, “hazır kıta” sangria “Don Simon” hiç fena değildir. Hani diyorum, İstanbul’da orada burada “sangria” yaptığını zannedip vatandaşı kazıklayan restoran ve barlarımız en basitinden bir “Don Simon” getirtseler de Madrid ve Barcelona’daki mekanlarda yaptıkları gibi içine sadece birkaç dilim elma ve portakal atıp adam gibi “sangria” içirseler – tabi abartı fiyat politikası uygulamadan - nasıl olur acaba?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder