21 Şubat 2011 Pazartesi

Hisar Balık Pişiricisi – İzmir

Vedat Milor ve Şarap Tutkunlarının İzmir’de düzenlediği “Yıllanmış Türk Kırmızı Şarapları” tadımının ardından akşam tadımdan çıktıktan sonra hanımla buluşup İzmir’de iyi bir balık yemek gerekir diye düşündüm. Vedat Milor sayesinde  duymuş olduğum “Hisar Balık Pişiricisi” açıkçası aradığım esnaf balık lokantası tarzına sahip bir yer.
Pasaport’ta Kazım Dirik Caddesi, 18 numaradaki “Hisar Balık Pişiricisi” adına yakışır şekilde balık pişiriyor. Girer girmez balıklara bir göz atıp taptaze gözüken deniz levreklerinden yemeye karar verdik. Levreklerin arkasında orta boy karidesler bize göz kırparken, karidesleri iki farklı pişirme şekliyle pişirmelerini istedik – zeytinyağlı / limonlu ve tereyağlı / kırmızı biberli.
Meze seçenekleri pek fazla olmamakla beraber, şevketi bostan, cibes, kurutulmuş acı biberli yoğurt ve acılı yoğurt almayı uygun gördük meze olarak.
Velhasıl, masamıza oturup içecekleri sorduğumuzda İzmir’de bir balık restoranında anlamadığım derecede az şarap seçenekleri bizleri şaşırttı. Şarap hinterlandı bu kadar geniş bir şehrin her restoranında bence bol çeşit şarap olmalı ancak maalesef restoran sahipleri bir türlü şarap seçeneklerini artırmaya yanaşmıyorlar. Bunda temel sorun nerede? Restoran sahiplerinde mi, şarap üreticilerinde mi yoksa tüketicide mi? Bir ara bu konuya da el atarız… Gelgelelim, zaten sipariş ettiğimiz mezelerin bir bölümü yoğurtlu olunca ve ben de yoğurtla şarap içmeyi “kendimce” pek uygun bulmadığımdan, içki seçeneğini rakıdan yana (Yeşil Efe) kullandık hanımla beraber.
Mezeler taze ve kıvamları yerindeydi. Gerek şevketi bostan gerekse de cibes asidite ve zeytinyağı dengesi açısından gayet kıvamındaydı. Bazen bu dengeyi bozabiliyor restoranlar, ya aşırı asitli olabiliyor ya da aşırı yağlı, bu da yediğinizden keyif almanızı belli bir oranda engelliyor.
Biz gerek kurutulmuş acı biberli yoğurt ve gerekse de acılı yoğurda bayıldık (ki acılı yoğurt da bir nebze acı biberden yapılmış ancak biberler ince ince dilimlenmiş ve yoğurda bulanmış).
Masaya karidesler de geldi, keyfimiz iyice yerine geldi… Karidesler çok taze, deniz kokuyorlar ve tam istediğim gibi aşırı pişirilmeden hafif diri kalarak pişmişler. Hafif orta boy karidesler yukarıda bahsettiğim gibi hem zeytinyağlı/limonlu hem de tereyağlı/kırmızı biberli olarak geldi. Burada da denge iyi tutturulmuş, ne yağı fazla ne baharatı ne de asiditesi.
Gecenin yıldızı levrek ise uzun zamandır yediğimiz en iyi levrek olarak hafızalarımıza kazındı. Hoşumuza giden şey, levreğin suyunu içinde tutarak pişirmeleri oldu ki, gerçekten usta işi bir levrek yapmış aşçıbaşı. Levreğin beyaz etli kısmı damağınızda lokum gibi nefis bir tat bırakıyor, balık taptaze olduğundan tıpkı karidesler gibi hafif deniz kokusunu alabiliyorsunuz. Bana göre tuzu da gayet yerinde zira bazen bu tarz ızgaralarda tuzun ayarı da eksik olabiliyor veya fazla kaçabiliyor, ancak bugün aşçıbaşı sanırım iyi gününde ve enfes bir levrek önümüze sunuluyor ve biz bunu gerçekten keyifle yiyoruz.
Açıkçası benim için restoranın gastronomik açıdan kalitesi önemli. Gittiğim yerlerde biraz daha mahalle arası lokantaları tercih etmeye çalışıyorum aradığım “iyi yemeği” bulabilmek için. İşte “Hisar Balık Pişiricisi” içki menüsü açısından olmasa da önümüze sunulan lezzetler açısından “iyi yemek” yenebilecek mahalle arası lokantalardan biri olarak notlarıma giriyor.
Ayrılırken masamıza bakan garson ve kasaya bakan arkadaşla ayak üstü neden şarap menüsünü bu kadar kısır tuttuklarını soruyorum. “Vedat Milor da aynı şeyden ötürü notumuzu kırmıştı abi” diye cevap veriyorlar. Ben de “Notunuzun kırılması normal zira en azından uygun fiyatlı şarapları ufak ufak getirin müşterilerinize önerin” diyorum. Diyorum da, acaba müşteri ne kadar bu öneriye açık ya da restoran sahibi ne kadar şarap önerir müşterisine? Tavuk-yumurta ilişkisi gibi bir ilişki bizim memlekette bu…
Efendim “Hisar Balık Pişiricisi” çok mu hesaplı? “Eh işte” denebilecek türden, ama kaliteli malzeme ile yapılan kaliteli yemekler bazen hesabın önüne geçiyor. İki kişi 35lik “Yeşil Efe”, levrek, karides ve mezeler dahil 150 TL’ye çıktık “Hisar Balık Pişiricisi”nden.
Mekanda her ne kadar şarap konusunda eksiklik olsa da İzmir’e bir daha gelsem yine burada balık yiyeceğimden eminim…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder