22 Aralık 2010 Çarşamba

Bordeaux 3.. Chateau Carbonnieux - Pessac-Léognan...

Bordeaux’daki “Medoc” bölgesini gezdikten sonra, ertesi gün Bordeaux şehir merkezinin güneyinde kalan şarap bölgesi “Graves” ve “Pessac-Léognan” bölgelerine günübirlik bir yolculuk yaptık.
1959 “Graves” bölgesi “Grand Cru Classé” sınıflandırmasında özellikle beyaz şarapları ile ön plana çıkan Pessac-Léognan apelasyonuna dahil “Chateau Carbonnieux”den randevu almıştım. Aynı gün içinde sabah 11de kalabalık bir Amerikalı grup Carbonnieux’yu ziyaret edeceğinden, bize ancak sabah 9.30’a randevu verebildiler. Gezimiz boyunca sabah saatlerinde şarap tadımı yapmaya alıştığımızdan, bizim için çok sorun olmadı aslında :)…
Bordeaux merkezdeki otelimizden yola çıkıp yaklaşık yarım saat sonra “Chateau Carbonnieux”ye vardık. Oldukça geniş bir arazisi, çok hoş bahçeleri, sarmaşıklarla örtülü çok güzel bir şato olan Carbonnieux’nun tarihi Ortaçağ’da 13. yüzyıl sonlarına kadar dayanıyor. O dönemde bölgedeki “Sainte Croix” keşişleri tarafından kurulan Carbonnieux’nun 18. Yüzyılın ikinci yarısında hüküm süren Osmanlı Sultanı I. Abdulhamid’e de şarap gönderdiği söyleniyor. Daha önceden de duymuş olduğum bu hikayeyi, bir sene önce İstanbul’u gezmiş olmanın getirdiği heyecanla (tabi karşısında Türkleri de görünce :) rehberimiz daha bir şevkle anlattı… Hikâyenin özetinde, Sultan Abdulhamid’e şarap gönderebilmek için şişe etiketlerinin üzerine “L’Eau minerale de Carbonnieux” yazarlar ve sultanı su içtiğine inandırırlar. Söylentiye göre Sultan da “Chateau Carbonnieux”yu içtikten sonra “Yahu bu Fransızların ne güzel suyu varmış, neden şarap içiyorlar ki?” diye konuşmuş…
1956’dan beri Fransız “Perrin” ailesinin sahibi olduğu “Carbonnieux” Pessac-Léognan apelasyonuna bağlı olmakla beraber yukarıda bahsettiğim gibi 1959’daki Graves bölgesi “Grand Cru Classé” sınıflandırmasına girmiş üreticilerden biri. Bölgeye has çakıllı ve killi-kalkerli topraklara sahip 42 hektarlık bağ alanında %65 Sauvignon Blanc, %35 Semillon bağları yer alıyor. Kalan bağ alanlarında ise ağırlık Cabernet Sauvignon olmak üzere, Merlot, Cabernet Franc, Petit Verdot ve Carmenere bulunuyor.
Bordeaux bölgesinde üretim yapan hemen hemen diğer tüm üreticiler de olduğu gibi, Carbonnieux de yaz ortalarında bağlarında “yeşil hasat” denilen asmada verim indirgemesine gidiyorlar. Bizim ziyaretimiz sırasında yani Eylül ortasında Semillon bağlarında bağbozumu yapılmıştı ve Semillon’lar için üretim aşaması başlamıştı. Sauvignon Blanc içinse biraz daha beklemeyi uygun buluyorlardı.
“Carbonnieux”de dikkatimi çeken hususlardan birisi, beyaz şarap üretiminde “ön-maserasyon” yapmaları oldu. Beyaz şarap üretiminde çok kullanılmayan bir yöntem olan ön-maserasyon’da çok kısa süreliğine (2-3 gün kadar) beyaz üzümler çelik tanklarda “ön maserasyona” tabi tutuluyor ve böylece Carbonnieux beyaz şaraplarında istenilen “hafif” soluk altın sarısı renk alınabiliyor. Üretimdeki bir diğer ilginç şey ise “Carbonnieux”de üretilen tüm beyaz şarapların “barrique” tipi fıçılarda 10 ay boyunca “sur lie” yöntemiyle bekletilmesi. Rehberimiz bize, “barrique” tipi fıçılardan birinin tıpasını kaldırarak kendi maya-tortusu üzerinde (sur lie) bekleyerek fermante olan şarabın fokurdamasını gösterdi, hatta direk fıçıya kulağımızı dayayıp içerden gelen sesleri dinledik… Benim gibi bir şarap meraklısı için gerçekten ilginç bir deneyimdi açıkçası…
Kişi başı 5 Euroluk “Chateau Carbonnieux” ziyaretimizde, tadım için bize 2008 Chateau Carbonnieux “beyaz” ve 2007 Chateau Carbonnieux “kırmızı” ikram ettiler.
2008 Chateau Carbonnieux “beyaz”, açık altın sarısına kaçan bir renge sahip, önden yeşil limon, yeşil elma ve yeşil biberi andıran aromalar, arkadan hafif meşeden gelen aromalar, şeftali ve çiçeksi aromalar ile bütünleşiyor. %62 Sauvignon Blanc ve %38 Semillon kullanılmış. Oldukça dengeli, bitimde belli bir mineralite hissettiren ve bitimi uzun olan çok iyi bir şarap. 2008’de beyazlarda rekolte iyi geçmiş ve bu da şaraba yansımış. Üretici ortalama 5 yıl kadar saklanabilecek potansiyeli olduğundan bahsetti.
2007 rekoltesi kırmızı Chateau Carbonnieux ise, rekoltenin zorluğuna rağmen şarabın üzerinde çalışıldığını hissettiriyor zira şarapta belli bir denge var. Ağırlıklı aromalar Frenk üzümü, böğürtlen gibi kırmızı-siyah meyvelerde olmakla birlikte karabiber aromaları da hissediliyor. Orta gövdeli ve tanenler orta yumuşaklıkta. İçtiğimiz 2007 rekolteleri içinde ön plana çıkan şaraplardan biri oldu.
Carbonnieux’den mutlu mesut ayrıldıktan sonra, öğleden sonraki randevumuz Chateau Pape-Clement’a kadar olan 4-5 saatlik vaktimizi Avrupa’nın en yüksek kumulu “Dune du Pyla”  ve istiridyeleri ile ünlü bölgenin güzel kasabalarından Arcachon’u gezmeye ayırdık… Mis gibi okyanus kokan taptaze istiridyelere limon sıkıp yanında da bir kadeh roze veya beyaz şarap içmek… Gerçekten büyük keyif…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder